| A light-year is a unit of distance. It is the distance that light can travel in one year. |
Bir ışık yılı bir mesafe birimidir. Bu, ışığın bir yılda seyahat edebileceği mesafedir. |
 |
| Tom kept his distance. |
Tom soğuk davrandı. |
|
| From a distance, they shot at each other. |
Uzaktan, birbirlerine ateş ettiler. |
|
| How much distance have we covered? |
Ne kadar mesafe kapladık? |
|
| Tom stared into the distance. |
Tom perspektife baktı. |
|
| I could hear sirens in the distance. |
Uzaktaki sirenleri duyabiliyordum. |
|
| Tom's bout went the full distance. |
Tom'un boks maçı son raunda kadar sürdü. |
|
| Tom could see Mary's house in the distance. |
Tom Mary'nin evini uzaktan görebiliyordu. |
|
| Tom covered the distance in three hours. |
Tom üç saat boyunca mesafeyi korudu. |
|
| I heard a siren in the distance. |
Uzakta bir siren duydum. |
|
| Tom was a champion long-distance swimmer. |
Tom uzun mesafe yüzücüsü bir şampiyondu. |
|
| Tom watched the fight from a safe distance. |
Tom kavgayı güvenli bir mesafeden izledi. |
|
| The crowd watched from a safe distance. |
Kalabalık güvenli bir uzaklıktan izliyordu. |
|
| Can long distance relationships work? |
Uzun mesafe ilişkileri işe yarayabilir mi? |
|
| Tom heard the temple bell in the distance. |
Tom uzaktaki tapınak çanını duydu. |
|
| Can long distance relationships really work? |
Uzun mesafe ilişkileri gerçekten işe yarayabilir mi? |
|
| Dan's store was within walking distance from Linda's home. |
Dan'in mağazası Linda'nın evinden yürüme mesafesindeydi. |
|
| The crowd watched the fire from a safe distance. |
Kalabalık güvenli bir mesafeden yangını izledi. |
|
| The ominous thunderstorm in the distance was gaining speed and strength. |
Uzaktaki uğursuz bir fırtına hız ve güç kazanıyordu. |
|
| Tom's apartment is located within walking distance of the city center. |
Tom'un dairesi şehir merkezine yürüme mesafesinde bulunmaktadır. |
|
