Tom won the first round. |
Tom ilk raundu kazandı. |
|
I'll buy the first round. |
Birinci raundu satın alacağım. |
|
The bowl was perfectly round. |
Kase mükemmel bir şekilde yuvarlaktı. |
|
Tom glanced round the room. |
Tom odanın etrafında göz gezdirdi. |
|
Tom certainly deserves a round of applause. |
Tom kesinlikle bir tur alkış hak ediyor. |
|
In the Aegean, there will be another round of tension. |
Ege'de yeni bir gerginlik sürecine girilecek. |
|
It is cold all year round here. |
Burada tüm sene boyunca hava soğuktur. |
|
I was surprised when Tom bought a round of drinks for everyone at the bar. |
Tom bardaki herkes için bir sonraki içkileri ısmarladığında şaşırdım. |
|
The women put a garland round her neck. |
Kadınlar onun boynuna bir çelenk taktılar. |
|
The weather is cold all year round here. |
Burada tüm sene boyunca hava soğuktur. |
|
The left hand should not know what the right hand is doing. |
Sağ elin verdiğini sol el görmemelidir. |
|
Tom bought a round-trip ticket to Boston. |
Tom Boston'a bir gidiş dönüş bileti aldı. |
|
Most analysts expected that Tom's offer would set off a new round of bidding for Mary. |
Araştırmacıların çoğu, Tom'un teklifinin Mary'ye bir dizi yeni teklifler gelmesine neden olacağı kanısında. |
|
"Why were you holding his hand?" "I wasn't holding his hand!" |
"Neden onun elini tutuyordun?" "Onun elini tutmuyordum!" |
|
"Why were you holding her hand?" "I wasn't holding her hand!" |
"Neden onun elini tutuyordun?" "Onun elini tutmuyordum!" |
|
Aristotle, who lived from 384 to 322 BC, believed the Earth was round. He thought Earth was the center of the universe and that the Sun, Moon, planets, and all the fixed stars revolved around it. |
Milattan önce 384 ve 322 yılları arasında yaşamış olan Aristo, Dünya'nın yuvarlak olduğuna inanıyordu. Dünya'nın evrenin merkezi olduğu; Güneş'in, Ay'ın ve bütün sabit yıldızların da onun çevresinde döndüğü görüşündeydi. |
|
Tom put his hand out. |
Tom elini uzattı. |
|
Tom has something in his right hand. |
Tom'un sağ elinde bir şeyi var. |
|
Tom won the first hand. |
İlk eli Tom kazandı. |
|
Get your hand off me. |
Çek elini benden. |
|