| "I have a lot of cooking to do for the party." "I'll help." |
"Parti için yapacak bir sürü yemek var." "Yardım edeceğim." |
 |
| 5,000 yuan is a lot of money. |
5000 yuan çok paradır. |
|
| A grill puts out a lot of heat. |
Bir ızgara çok ısı yayar. |
|
| A lot has changed around here since you've left. |
Sen gittiğinden beri buralarda çok şey değişti. |
|
| A lot has changed since then. |
O zamandan beri çok şey değişti. |
|
| A lot is at stake. |
Çok şey tehlikede. |
|
| A lot of guys around here hate you. |
Buralarda bir sürü adam senden nefret ediyor. |
|
| A lot of human deaths are caused by smoking cigarettes. |
İnsan ölümlerinin çoğuna, sigara dumanı neden olmuştur. |
|
| A lot of people are waiting for Tom. |
Bir sürü insan Tom'u bekliyor. |
|
| A lot of people around here drive trucks. |
Buralarda birçok insan kamyon sürer. |
|
| A lot of people drink coffee black with sugar. |
Bir sürü insan şekerli koyu kahve içer. |
|
| A lot of people feel the same way Tom does. |
Bir sürü insan Tom'un hissettiği aynı şekilde hissediyor. |
|
| A lot of people were at Tom's party. |
Bir sürü insan Tom'un partisindeydi. |
|
| Although I know a lot about Mary, I haven't actually met her. |
Onunla gerçekte tanışmadığımız halde Mary hakkında çok şey biliyorum. |
|
| Americans buy a lot of Japanese cars. |
Amerikalılar birçok Japon arabası satın alırlar. |
|
| Are there a lot of tall buildings in Boston? |
Boston'da bir sürü yüksek binalar var mı? |
|
| Because Tom mistranslated one sentence, our company lost a lot of money. |
Tom bir cümleyi yanlış çevirdiğinden dolayı, şirketimiz çok para kaybetti. |
|
| Children do a lot of stupid things. |
Çocuklar bir sürü aptalca şeyler yaparlar. |
|
| Dan had a lot of stereo entertainment equipment in his room. |
Dan'ın odasında bir sürü stereo eğlence ekipmanı vardı. |
|
| Dan told Linda that he had a lot of money. |
Dan, Linda'ya çok parası olduğunu söyledi. |
|
