Ich will dir etwas sagen. |
Sana bir şey söylemek istiyorum. |
 |
Weißt du etwas über sie? |
Onun hakkında bir şey biliyor musun? |
 |
Wissen Sie etwas über Tom? |
Tom hakkında bir şey biliyor musunuz? |
 |
Weißt du etwas über Tom? |
Tom hakkında bir şey biliyor musun? |
 |
Ich brauche etwas, um mich abzulenken. |
Dikkatimi dağıtacak bir şeye ihtiyacım var. |
 |
Entschuldigung, ich muss etwas fragen. |
Özür dilerim, sormak zorundaydım. |
 |
Wozu würde ich so etwas machen? |
Niye böyle bir şey yapayım? |
 |
So etwas habe ich mir auch gedacht. |
Ben de öyle düşünüyordum. |
 |
Es würde mir nie einfallen, so etwas zu sagen. |
Böyle bir şey söyleyeceğim hiç aklıma gelmezdi. |
 |
Es gibt da etwas, das ich sehen muss. |
Gidip görmem gereken bir şey var. |
 |
Ich spürte, wie etwas meinen Fuß berührte. |
Ayağıma bir şey dokunduğunu hissettim. |
 |
Er flüstert seiner Freundin etwas ins Ohr. |
Kız arkadaşının kulağına bir şeyler fısıldıyor. |
 |
Ich habe mich etwas daran gewöhnt. |
Ona biraz alıştım. |
 |
Als ich ihm ins Gesicht sah, merkte ich, dass er mir etwas verheimlichte. |
Yüzüne bakınca benden bir şeyler gizlediğini anladım. |
 |
Es gibt da etwas über uns, was du nicht weißt. |
Bizim hakkımızda bilmediğin bir şey var. |
 |
Falls dir etwas einfallen sollte, gib uns bitte Bescheid. |
Aklınıza bir şey gelirse lütfen bizi bilgilendirin. |
 |
Ich lasse nicht zu, dass dir etwas Schlechtes widerfährt. |
Başına kötü bir şey gelmesine asla izin vermem. |
 |
Wie kannst du bloß etwas übersetzen, das du nicht verstehst? |
Anlamadığın şeyi nasıl tercüme edebilirsin ki? |
 |
Ich hoffe, dass es noch etwas gibt, was ich machen könnte. |
Hâlâ yapabileceğim bir şeyler olduğunu umuyorum. |
 |
Es wird etwas Zeit brauchen, diesen Code zu knacken. |
Bu şifreyi kırmak biraz zaman alacak. |
 |