| Denk nicht an solche Sachen. |
Böyle şeyleri düşünme. |
 |
| Meine Familie ist im Moment nicht zu Hause. |
Ailem şu an evde değil. |
|
| Er hat es nicht zu einem wichtigen Termin geschafft. |
Önemli bir randevuya yetişemedi. |
|
| Wenn du mir nicht glaubst, dann schau mal her! |
Bana inanmıyorsan bir de sen bak! |
|
| Seit gestern habe ich Tom nicht gesehen. |
Dünden beri Tom'u görmedim. |
|
| Willst du dein Kind nicht sehen? |
Çocuğunu görmek istemiyor musun? |
|
| Ich wusste nicht, dass Sie so mutig sind. |
Bu kadar cesur olduğunuzu bilmiyordum. |
|
| Ich werde nicht fragen, warum du das willst. |
Bunu neden istediğini sormayacağım. |
|
| Ich verstehe nicht, warum Tom sich so aufführt. |
Tom'un neden böyle davrandığını anlayamıyorum. |
|
| Auf diese Art zu leben passt gar nicht zu Ihnen. |
Bu şekilde yaşamak size yakışmıyor. |
|
| Vergiss nicht, dass ich dein Chef bin! |
Senin patronun olduğumu unutma! |
|
| Ich will nicht mehr in diesem Land leben. |
Ben artık bu ülkede yaşamak istemiyorum. |
|
| Was immer du verkaufst, wir werden es nicht nehmen. |
Sattığın her neyse, almayacağız. |
|
| Die jobs der Zukunft entsteht nicht in der produktion |
Geleceğin meslekleri üretimde değil. |
|
| Ich verstehe nicht, wie ich so dumm sein konnte. |
Nasıl bu kadar aptal olabildim, bilmiyorum. |
|
| Ich weiß überhaupt nicht, was ich getan habe. |
Ne yaptığımı hiç bilmiyorum. |
|
| Das kann ich, offen gestanden, nicht verstehen. |
Açıkçası bunu anlayamıyorum. |
|
| Er ist nicht in die Schule gegangen, weil er krank ist. |
Hasta olduğu için okula gitmedi. |
|
| Sie ist nicht in die Schule gegangen, weil sie krank war. |
Hasta olduğu için okula gitmedi. |
|
| Du denkst, du bist klüger als ich, nicht wahr? |
Benden daha zeki olduğunu düşünüyorsun, değil mi? |
|
