Man muss sich irren, man muss unvorsichtig sein, man muss verrückt sein, sonst ist man krank. |
Hata yapmalı, tedbirsiz davranmalı, çılgınlık yapmalıyız yoksa kafayı yeriz. |
 |
Das ist sein Foto. |
Bu onun fotoğrafı. |
 |
Ich bin nicht sein Typ. |
Onun tipi değilim. |
 |
Wie kannst du nur so verlogen sein? |
Sen nasıl bu kadar yalancı olabiliyorsun? |
 |
Sein Zimmer ist unordentlich |
Odası düzensiz. |
 |
Der Bub liest sein Buch. |
Oğlan kitabını okuyor. |
 |
Ich kann stark sein. |
Güçlü olabilirim. |
 |
Was darf es sein bitte? |
Sizin için ne yapabilirim? |
 |
Wie kannst du dir so sicher sein? |
Nasıl bu kadar emin olabiliyorsun? |
 |
Wie heißt sein Lehrer? |
Onun öğretmeninin adı nedir? |
 |
Ich ziehe es vor, allein zu sein. |
Yalnız kalmayı tercih ederim. |
 |
Ich konnte nie glücklich sein. |
Ben hiç mutlu olamadım. |
 |
Das muss mein Buch sein. |
Bu benim kitabım olmalı. |
 |
Tom hätte dort sein müssen. |
Tom orada olmalıydı. |
 |
Zuallererst lerne, ein Mann zu sein. |
İlk önce adam olmayı öğren. |
 |
Es könnte jeder gewesen sein. |
Herhangi biri olabilirdi. |
 |
Sie müssen schlimm gestürzt sein. |
Çok kötü düşmüşsünüz. |
 |
Was kann denn wichtiger sein als das? |
Bundan daha önemli ne olabilir ki? |
 |
Bald wirst du Großvater sein. |
Yakında dede olacaksın. |
 |
Der Hund frisst sein Fressen. |
Köpek yemeğini yiyor. |
 |