| Bist du einer von den Guten oder einer von den Bösen? |
Sen kötü biri misin yoksa iyi biri misin? |
 |
| Such die Schuld nicht bei jemandem anderen. |
Suçu başkasında arama. |
|
| Den ganzen Abend lang hat Tom mit jemandem debattiert. |
Dün akşam Tom biriyle tartışıyordu. |
|
| Wann hast du dich zuletzt nach jemandem gesehnt? |
En son ne zaman birisini özledin? |
|
| Wann war das letzte Mal, dass du dich nach jemandem gesehnt hast? |
En son ne zaman birisini özledin? |
|
| Was hat dir das Herz gebrochen? |
Kalbini kıran nedir? |
|
| Wann bist du das letzte Mal mit jemandem Hand in Hand spazieren gegangen? |
En son ne zaman birisiyle el ele dolaştın? |
|
| Wenn ich dich sehe, sagt mein Herz mir, dass ich verliebt bin. |
Ne zaman seni görsem, kalbim bana aşık olduğumu söylüyor. |
|
| Das ist eine ganz klare Sache. |
Bu çok açık bir şey. |
|
| Diese Sache haben wir also schnell geklärt. |
Bu şeylere de hemen bir açıklık getirdik. |
|
| Glas ist eine Sache, die man zum Trinken benutzen kann. |
Bardak, bir şey içerken kullandığımız eşyadır. |
|
| Ich bin mit dir nicht einer Meinung, Tom. |
Tom, seninle aynı fikirde değilim. |
|
| Ich bin in einer schwierigen Lage. |
Zor durumdayım. |
|
| Kann einer von uns Spanisch? |
Aranızda İspanyolca bilen var mı? |
|
| Ich war nicht immer so einer. |
Ben hep böyle biri değildim. |
|
| Einer sollte das Zauberwort sagen. |
Birisinin sihirli sözcüğü söylemesi gerekiyor. |
|
| Die Erde hat die Form einer Apfelsine. |
Dünya portakal şeklindedir. |
|
| Die Busse fuhren einer nach dem anderen ab. |
Otobüsler peş peşe ayrıldılar. |
|
| Wir sind das Produkt einer jahrmilliardenlangen Evolution. |
Biz milyarlarca yıllık bir evrimin ürünüyüz. |
|
| Trotzdem hätte das einer von uns machen sollen. |
Yine de aramızdan biri bunu yapmalıydı. |
|
