| This is an extra one. |
Bu ilave bir tane. |
 |
| I think we can do this without any extra help. |
Ekstra yardım olmadan bunu yapabileceğimizi sanıyorum. |
|
| Do you have an extra one? |
Fazladan bir taneye sahip misin? |
|
| Do you have an extra room? |
Ekstra bir odan var mı? |
|
| Get me an extra blanket. |
Bana ekstra bir battaniye alın. |
|
| We have extra toothbrushes. |
Bizim fazladan diş fırçalarımız var. |
|
| Where do you put your extra change? |
Ekstra bozuk paranı nereye koyarsın? |
|
| Do you have an extra blanket? |
Fazladan bir battaniyeniz var mı? |
|
| I've got a little extra time right now. |
Şu anda biraz ekstra zamanım var. |
|
| You have to be extra careful around him. |
Onun etrafında ekstra dikkatli olmak zorundasın. |
|
| We won’t get paid extra for doing this. |
Bunu yapmamızın karşılığında ek ücret almayacağız. |
|
| You need to be extra careful around Tom. |
Tom'un etrafında ekstra dikkatli olman gerekiyor. |
|
| You have to be extra careful around Tom. |
Tom'un etrafında ekstra dikkatli olmak zorundasın. |
|
| I'll have to be extra careful around her from now on. |
Bundan sonra onun etrafında ekstra dikkatli olmak zorunda olacağım. |
|
| Everyone should be extra careful. |
Herkes ekstra dikkatli olmalı |
|
| You can always use some extra cash. |
Her zaman biraz fazla nakit kullanabilirsin. |
|
| Can you think of anyone who would want to rent my extra room? |
Ekstra odamı kiralamak isteyen birini düşünebiliyor musunuz? |
|
| Tom has three extra tickets he wants to sell. |
Tom'un satmak istediği üç ekstra bileti var. |
|
| Tom probably has an extra pencil he could lend you. |
Tom'un muhtemelen sana ödünç verebileceği fazla bir kalemi vardır. |
|
| We're going to have an extra class soon, guys! |
Yakında ekstra bir sınıfımız olacak, çocuklar! |
|
