| We shared everything. |
Biz her şeyi paylaştık. |
 |
| They shared feelings. |
Onlar duygularını paylaştılar. |
|
| They shared glances. |
Onlar bakışları paylaştılar. |
|
| Tom shared his soup with me. |
Tom çorbasını benimle paylaştı. |
|
| She shared everything with her sister. |
O, kız kardeşiyle her şeyi paylaştı. |
|
| Tom shared his sandwich with me. |
Tom sandviçini benimle paylaştı. |
|
| Tom shared a room with his brother. |
Tom bir odayı erkek kardeşi ile paylaştı. |
|
| Tom shared his lunch with Mary. |
Tom Mary ile öğle yemeğini paylaştı. |
|
| Tom and Mary shared the cost. |
Tom ve Mary maliyeti paylaştı. |
|
| Tom shared Mary's pain. |
Tom Mary'nin acısını paylaştı. |
|
| Tom shared all his secrets with Mary. |
Tom bütün sırlarını Mary ile paylaştı. |
|
| Tom shared his food with Mary. |
Tom yemeğini Mary'yle paylaştı. |
|
| She shared the room with two other sisters. |
O, odayı diğer iki kız kardeşiyle paylaştı. |
|
| The classmates Tom shared his lunch with all came down with diarrhea. |
Tom'un, öğle yemeğini paylaştığı tüm sınıf arkadaşları ishale yakalandı. |
|
| Tom shared the apartment with Mary and three other friends. |
Tom, Mary ve diğer üç arkadaşı ile daireyi paylaştı. |
|
| Urban foresting was a shared hobby of theirs. |
Onlar hiç kimseyi görmediklerini söylediler. |
|
| Tom and Mary shared an umbrella. However, it wasn't big enough and they both got wet. |
Tom ve Mary bir şemsiyeyi paylaştı. Ancak, yeterince büyük değildi ve her ikisi de ıslandı. |
|
| Tom and Mary shared stories about their life in Boston. |
Tom ve Mary Boston'daki hayatları hakkındaki hikayeleri paylaştı. |
|
| Tom shared a large number of ideas with the committee. |
Tom çok sayıda fikri komite ile paylaştı. |
|
| Tom shared a room with his younger sister Mary. |
Tom genç kız kardeşi Mary ile bir odayı paylaştı. |
|
