| Tickets are $30, parking is free and children under ten receive free admission. |
Biletler 30 dolar, park etmek ücretsiz ve on yaşın altındaki çocuklara ücretsiz giriş. |
 |
| We should tell the children how to defend oneself. |
Çocuklara kendilerini nasıl koruyacaklarını anlatmalıyız. |
|
| Tom is going to tear his house down. |
Tom evini yıkacak. |
|
| Tear gas filled the room. |
Göz yaşartıcı gaz odayı doldurdu. |
|
| Tear gas canisters could be seen on the road after the rioters had left. |
İsyancılar bıraktıktan sonra göz yaşartıcı gaz kutuları yolda görülebiliyordu. |
|
| Many peoples of antiquity have been gone for thousands of years, and nobody sheds a tear for them. |
Binlerce yıldır birçok eski kavim kaybolup gidiyor ve kimse onlar için gözyaşı dökmüyor. |
|
| You are free to go. |
Gidebilirsin. |
|
| This one is free. |
Bu ücretsiz. |
|
| We're doing it for free. |
Bunu ücretsiz yapıyoruz. |
|
| Are you really willing to do this for free? |
Bunu ücretsiz yapmaya gerçekten istekli misin? |
|
| That was free. |
O ücretsizdi. |
|
| They're free. |
Onlar özgürler. |
|
| You're free. |
Sen özgürsün. |
|
| I'm free until 2:30. |
2.30'a kadar boşum. |
|
| You're free now. |
Artık özgürsün. |
|
| We're free now. |
Biz şimdi özgürüz. |
|
| Is Tom free now? |
Tom şimdi boş mu? |
|
| Did you really get it for free? |
Onu gerçekten ücretsiz mi aldın? |
|
| Is it really free? |
Bu gerçekten ücretsiz mi? |
|
| Everyone is free to go. |
Herkes gitmek için özgür. |
|
