| Gib mir nichts! |
Bana hiçbir şey verme. |
 |
| Das hat nichts genutzt. |
Bunun yararı olmadı. |
|
| Ich habe nichts zum Anziehen. |
Giyecek bir şeyim yok. |
|
| Ich habe nichts anzuziehen. |
Giyecek bir şeyim yok. |
|
| Für Tom habe ich nichts gemacht. |
Tom için hiç bir şey yapmadım. |
|
| Einmal ist wie nichts, zweimal wie zehn. |
Bir kere hiç gibidir, iki kere onlarcasıdır. |
|
| Ich habe nichts mehr von ihr gehört. |
Ondan bir daha hiç haber alamadım. |
|
| Ich kann dir im Moment nichts geben. |
Şu anda sana bir şey veremem. |
|
| Nichts auf der Welt ist so beständig, wie die Unbeständigkeit. |
Bu dünyada değişkenlikten başka sürekli bir şey yoktur. |
|
| Ich muss überhaupt nichts beweisen. |
Hiçbir şeyi kanıtlamak zorunda değilim. |
|
| Ich erinnere mich an nichts dergleichen. |
Öyle bir şey hatırlamıyorum. |
|
| Die Tatsache ist, dass er davon nichts weiß. |
Gerçek şu ki, onun hakkında hiçbir şey bilmiyor. |
|
| In meinem Leben gibt es nichts zu ändern. |
Yaşamımda değişen hiçbir şey yok. |
|
| Ich werde so tun, als ob ich nichts davon gehört hätte. |
Bunu hiç duymamış gibi yapacağım. |
|
| Heute hast du nichts von dir hören lassen. |
Bugün hiç sesin soluğun çıkmadı. |
|
| Wenn ich glücklich bin, gibt es nichts, was ich nicht tun könnte. |
Mutlu olunca yapamayacağım şey yok. |
|
| Ich zeigte dir den Mond, und du sahst nichts als meinen Finger. |
Sana ayı gösterdim, oysa ki sen parmağımdan başka bir şey görmedin. |
|
| Ich wünschte, es würde sich überhaupt nichts ändern. |
Hiçbir şeyin değişmesini istemezdim. |
|
| Als ich ein kleines Kind war, habe ich mich vor nichts gefürchtet. |
Küçük bir çocukken hiçbir şeyden korkmazdım. |
|
| Ich glaube nichts, was ich nicht mit eigenen Augen gesehen habe. |
Gözümle görmediğim hiç bir şeye inanmam. |
|
