Sie lernt, Auto zu fahren. |
O, araba sürmeyi öğreniyor. |
|
Mit dir werde ich Schlitten fahren! |
Seninle kızak süreceğim! |
|
In Japan dürfen wir mit 18 Jahren Auto fahren. |
Japonya'da 18 yaşında araba kullanabiliriz. |
|
Du kannst nicht Auto fahren. Du trinkst. |
Araba süremezsin. İçiyorsun. |
|
Sie müssen vorsichtig sein, wenn Sie ein Auto fahren. |
Araba kullanırken dikkatli olmalısın. |
|
In den Sommerferien fahren wir jedes Jahr ins Dorf meines Großvaters. |
Her yıl yaz tatilinde dedemin köyüne gideriz. |
|
Ich werde morgen nach Antalya fahren, sofern nicht etwas Unerwartetes eintrifft. |
Beklenmedik bir şey olmasının dışında yarın Antalya'ya gideceğim. |
|