| Tom handed Mary an envelope filled with cash. |
Tom Mary'ye para dolu bir zarf uzattı. |
 |
| Tom handed Mary a glass of water and two aspirins. |
Tom Mary'ye bir bardak su ve iki aspirin verdi. |
|
| Tom handed Mary the roll of masking tape. |
Tom maskeleme bandı rulosunu Mary'ye uzattı. |
|
| Tom handed the envelope full of cash to Mary. |
Tom para dolu zarfı Mary'ye verdi. |
|
| Tom was caught red-handed, stealing from the cash register. |
Tom yazar kasadan hırsızlık yaparken suçüstü yakalandı. |
|
| Tom handed Mary a thick gray envelope. |
Tom, Mary'ye kalın gri bir zarf verdi. |
|
| Tom wiped his face with the towel that Mary handed him. |
Tom Mary'nin ona uzattığı havluyla yüzünü sildi. |
|
| Tom started to unfold the piece of paper Mary handed him. |
Tom Mary'nin kendisine verdiği kağıt parçasını açmaya başladı. |
|
| Tom handed Mary a piece of paper with his address written on it. |
Tom Mary'ye üzerinde adresi yazılı bir kağıt parçası verdi. |
|
| Tom wrote his number on a piece of paper and handed it to Mary. |
Tom bir kağıt parçasına telefon numarasını yazdı ve onu Mary'ye verdi. |
|
| Tom poured two glasses of orange juice and handed one to Mary. |
Tom iki bardak portakal suyu doldurdu ve birini Mary'ye verdi. |
|
| Tom wrote his phone number on a piece of paper and handed it to Mary. |
Tom telefon numarasını bir parça kağıda yazdı ve onu Mary'ye uzattı. |
|
| Tom shook up a can of beer and then walked into the living room and handed it to Mary. |
Tom bir kutu birayı çalkaladı ve sonra oturma odasına gitti ve onu Mary'ye uzattı. |
|
