As the pain worsened, Tom tried drug after drug. |
Ağrı kötüleşirken, Tom ilaç üstüne ilaç denedi. |
|
Tom is a drug addict. |
Tom bir uyuşturucu bağımlısı. |
|
This drug works well. |
Bu ilaç iyi işe yarıyor. |
|
Tom has a drug problem. |
Tom'un bir uyuşturucu sorunu var. |
|
Are you a drug addict? |
Madde bağımlısı mısın? |
|
Alcohol is a drug. |
Alkol bir uyuşturucudur. |
|
Don't do that!!! There's a computer at the drug store. |
Onu yapmayın! İlaç deposunda bir bilgisayar var. |
|
Tom struggled with drug addiction. |
Tom uyuşturucu bağımlılığı ile mücadele etti. |
|
She said that her mother was a drug addict. |
Annesinin bir uyuşturucu bağımlısı olduğunu söyledi. |
|
I didn't know Tom was a drug addict. |
Tom'un uyuşturucu bağımlısı olduğunu bilmiyordum. |
|
Tom is a convicted drug dealer. |
Tom bir mahkum edilmiş zehir taciri. |
|
She injected a sleeping drug into my arm. |
Koluma bir uyku ilacı enjekte etti. |
|
We now believe this drug is unsafe for children. |
Biz şimdi bu ilacın çocuklar için güvenli olmadığına inanıyoruz. |
|
Tom died of a drug overdose. |
Tom aşırı dozda uyuşturucudan öldü. |
|
Tom is in the hospital, recovering from a drug overdose. |
Tom hastanede aşırı dozda uyuşturucudan iyileşiyor. |
|
Tom didn't want any of his friends to know that he was a drug dealer. |
Tom arkadaşlarından hiçbirinin onun bir uyuşturucu kaçakçısı olduğunu bilmesini istemiyordu. |
|
The police suspected that Tom was a drug dealer. |
Polis Tom'un bir uyuşturucu satıcısı olduğundan şüphelendi. |
|
I heard that Tom used to hang out with drug dealers and murderers. |
Tom'un eskiden uyuşturucu satıcıları ve katillerle takıldığını duydum. |
|
America is in the midst of a drug overdose epidemic. |
Amerika aşırı dozda bir ilaç salgınının ortasında. |
|
The drug ice can fetch an estimated $1 million per kilogram on the streets. |
Metamfetaminin kilosu sokaklarda tahmini bir milyon dolardan gidebiliyor. |
|