| We need a new secretary. |
Yeni bir sekretere ihtiyacımız var. |
 |
| You need a secretary. |
Bir sekretere ihtiyacın var. |
|
| My secretary said it was urgent. |
Sekreterim bunun acil olduğunu söyledi. |
|
| My mother is not a secretary. |
Annem bir sekreter değil. |
|
| Mary is Tom's secretary. |
Mary Tom'un sekreteridir. |
|
| Your secretary said you wanted to see me. |
Sekreterin beni görmek istediğini söyledi. |
|
| My secretary told me you phoned. |
Sekreterim bana senin telefon ettiğini söyledi. |
|
| I told my secretary I was not to be disturbed. |
Sekreterime rahatsız edilmek istemediğimi söyledim. |
|
| I haven't even told my secretary. |
Daha sekreterime bile söylemedim. |
|
| Leave your number with my secretary. |
Sekreterime numaranızı bırakın. |
|
| Tom hired Mary to be his secretary. |
Tom, Mary'yi sekreteri olarak işe aldı. |
|
| Tom's new secretary can type very fast. |
Tom'un yeni sekreteri çok hızlı yazabilir. |
|
| The Secretary of State said he planned to resign. |
Dışişleri Bakanı istifa etmeyi planladığını söyledi. |
|
| Nothing can save the Governor-General. |
Hiçbir şey genel valiyi kurtaramaz. |
|
| Tom gave them a general idea of what he wanted. |
Tom onlara onun ne istediği ile ilgili genel bir fikir verdi. |
|
| Tickets are $30 for general admission and $20 for students and seniors. |
Biletler genel giriş için 30 dolar ve öğrencilerle yaşlılar için 20 dolardır. |
|
| General Erwin Rommel was brave and smart. |
General Erwin Rommel cesur ve akıllıydı. |
|
| General Jackson failed to capture any Indians. |
General Jackson hiç Hintli yakalayamadı. |
|
| General John Pope made a terrible mistake. |
General John Pope korkunç bir hata yaptı. |
|
| In 1917, Albert Einstein proposed a description of the universe based on his Theory of General Relativity. |
1917 yılında, Albert Einstein Genel Görelilik Teorisine dayalı evrenin bir açıklamasını önerdi. |
|
