| I ended up at Tom's place after walking around all day. |
Yaklaşık bütün gün süren yürüyüşten sonra Tom'un yerinde bitirdim. |
 |
| I'll be at your place in about thirty minutes. |
Yaklaşık otuz dakika içinde senin mekanında olacağım. |
|
| I'll stop by your place on my way home. |
Eve giderken senin yerine uğrayacağım. |
|
| I needed a place to sit down and rest. |
Oturacak ve dinlenecek bir yere ihtiyacım vardı. |
|
| I thought that you already had a place to stay. |
Zaten kalacak bir yerin olduğunu düşündüm. |
|
| The whole place was covered in snow. |
Bütün yer karla kaplıydı. |
|
| Tom didn't have a place to put his things. |
Tom'un eşyalarını koymak için bir yeri yoktu. |
|
| Tom wants to know when you can come over to our place and help us move our piano. |
Tom evimize ne zaman gelebileceğini ve piyanoyu taşımamıza yardım edebileceğini bilmek istiyor. |
|
| Tom wants to move out and find a place of his own. |
Tom taşınmak ve kendine ait bir yer bulmak istiyor. |
|
| This is a good place to park. |
Bu park edecek iyi bir yer. |
|
| I'll miss this place after I leave. |
Gittikten sora bu yeri özleyeceğim. |
|
| I'll miss this place once I leave. |
Gider gitmez bu yeri özleyeceğim. |
|
| Let's find a place to put your luggage. |
Bagajını koymak için bir yer bulalım. |
|
| I never expected to meet Tom in a place like that. |
Böyle bir yerde Tom ile karşılaşmayı hiç beklemiyordum. |
|
| The place was completely empty. |
Yer tamamen boştu. |
|
| You should've seen this place before I started cleaning it up. |
Temizlemeye başlamadan önce bu yeri görmeliydin. |
|
| It's a three-ring circus in this place. |
Bu mekân Dingo'nun ahırı gibi. |
|
| That's a good place to start. |
Bu başlamak için iyi bir yer. |
|
| What we need now is a quiet place to sit and talk. |
Şimdi ihtiyacımız olan şey oturmak ve konuşmak için sakin bir yer. |
|
| Where's the secret hiding place? |
Gizli saklanma yeri nerede? |
|
