Everything's quite informal. |
Her şey oldukça gayri resmi. |
|
Tom converted about half of his yen into dollars and the other half into euros. |
Tom yeninin yaklaşık yarısını dolara ve diğer yarısını avroya çevirdi. |
|
Just like the Earth, half of the Moon is lit by the Sun while the other half is in darkness. |
Tam Dünya gibi, Diğer yarısı karanlıkken Ayın yarısı güneş tarafından ayınlatılır. |
|
Tom baked a pie. |
Tom bir pasta pişirdi. |
|
Tom has baked a pie for dessert. |
Tom tatlı için bir turta pişirdi. |
|
Tom baked bread. |
Tom ekmek pişirdi. |
|
Tom baked brownies. |
Tom browni kurabiye pişirdi. |
|
Tom baked some muffins. |
Tom bazı kekler pişirdi. |
|
I baked these cookies for Tom. |
Bu kurabiyeleri Tom'a pişirdim. |
|
I baked some cookies for Tom. |
Tom'a bazı çörekler pişirdim. |
|
I've baked a cake for Tom. |
Tom'a bir kek pişirdim. |
|
Tom baked me a cake. |
Tom bana bir kek pişirdi. |
|
Tom baked some cookies. |
Tom biraz kurabiye pişirdi. |
|
She has baked a cake for lunch. |
O, öğle yemeği için bir pasta pişirdi. |
|
I knew you'd like the cake that Tom baked. |
Tom'un pişirdiği keki senin seveceğini biliyordum. |
|
Tom baked Mary a cake. |
Tom Mary'ye bir kek pişirdi. |
|
We ate baked sweet potatoes. |
Biz pişmiş tatlı patates yedik. |
|
Tom baked a cake for Mary's birthday. |
Tom Mary'nin doğum günü için fırında kek yaptı. |
|
Tom baked Mary a cake for her party. |
Tom Mary'ye partisi için bir kek pişirdi. |
|
I hope Tom likes the cake I baked for him. |
Tom'un onun için pişirdiğim pastayı sevdiğini umuyorum. |
|