| We don't have the power. |
Gücümüz yok. |
 |
| Tom has a lot of will power. |
Tom'un çok fazla irade gücü vardır. |
|
| Tom certainly doesn't have the power he used to. |
Tom'un eskisi gibi gücü yok. |
|
| We've lost power. |
Güç kaybettik. |
|
| I'll do everything in my power to convince Tom. |
Tom'u ikna etmek için elimden geleni yapacağım. |
|
| Information is power. |
Bilgi güçtür. |
|
| I wish I had the will power to stay on a diet. |
Keşke diyette kalmaya devam etmek için irade gücüm olsa. |
|
| He swept to power in 1929. |
1929'da ezici bir üstünlükle iktidara geldi. |
|
| What caused the power outage? |
Elektrik kesintisine ne neden oldu? |
|
| He had lost all political power. |
O bütün politik gücünü kaybetti. |
|
| A higher power might exist. |
Daha yüksek bir güç var olabilir. |
|
| Some people think the government has way too much power. |
Bazı insanlar hükümetin oldukça çok fazla gücünün olduğunu düşünüyor. |
|
| What caused the power failure? |
Elektrik kesilmesine ne sebep oldu? |
|
| Tom works with power tools. |
Tom elektrikli aletlerle çalışır. |
|
| The ruling class will not surrender its power. |
Egemen sınıf yetkilerinden vazgeçmez. |
|
| Tom says that he can move objects using only the power of his mind. |
Tom, sadece zihin gücüyle nesneleri hareket ettirebildiğini söylüyor. |
|
| I haven't the power to change the world. |
Dünyayı değiştirmek için yeterince gücüm yok. |
|
| I've turned off most of the lights to save power. |
Enerji tasarrufu yapmak için ışıklardan bazılarını kapattım. |
|
| Their country is a puppet of a Western power. |
Ülkeleri bir Batı kuklası. |
|
| Tom wouldn't let his children use his power tools. |
Tom çocuklarının elektrikli aletlerini kullanmasına izin vermezdi. |
|
