| Who's free? |
Kim boş? |
 |
| We're not free yet. |
Henüz özgür değiliz. |
|
| I've got to be free. |
Özgür olmak zorundayım. |
|
| I got one from Tom, too, but not for free. |
Ben de Tom'dan bir tane aldım ama bedava değil. |
|
| Set her free. |
Onu serbest bırak. |
|
| Did you really do it for free? |
Onu gerçekten ücretsiz mi yaptın? |
|
| This was all free. |
Bunun hepsi ücretsiz. |
|
| Set him free. |
Onu serbest bırak. |
|
| Set them free. |
Onları serbest bırak. |
|
| She was able to break free. |
O serbest kalabildi. |
|
| I don't have as much free time as I used to. |
Benim eskisi kadar çok boş zamanım yok. |
|
| Attendance is free. |
Katılım ücretsiz. |
|
| I'm not used to having so much free time. |
Çok fazla boş zamana sahip olmaya alışkın değilim. |
|
| I won't be free tomorrow. |
Yarın boş olmayacağım. |
|
| I'm never free on Mondays. |
Pazartesileri asla boş olmam. |
|
| I'll be free this afternoon. |
Bu öğleden sonra boş olacağım. |
|
| How much free time do you have? |
Ne kadar boş zamanın var? |
|
| I'm totally free. |
Tamamen özgürüm. |
|
| We're home free. |
Artık eve gidebiliriz. |
|
| A free demo is available. |
Ücretsiz bir gösteri mevcuttur. |
|
